23 Nisan 2012 Pazartesi

Bazen...


"Kendi kendime bir yandan bunları düşünüp, bir yandan da böyle şeyleri aklıma bile getirmemeliyim diyordum. Çünkü halâ çaresizce hayatta aslında bir karşılığı olmayan o hayali yaşatmaya çalışıyordum ben."

Niye?


Kalıplaşmış sözcükler niye var ki?
İnsan olası olmayan bir durumla karşılaştığında onun hakkında düşünmeli, kafa yormalı, deli olmalı yeri geldiğinde.
Sabah kalktığında uykusuz geçirdiği geceyi "yorgunluktan uyuyamadım" kalıbına sığdırmamalı. Neler hissettiğini düşünüp, açıklamaya çalışmalı. Belki böyle özgün anlatımlar üretebilirdik, farklı anlamlar belirtebilirdik. Ah şu hazırakonmamız...
Aslında bir "içim acıyor'un, içimde kötü bir his var'ın" o kadar derin manalarını hissediyoruz ki oturup düşündüğümüzde.
Kelimeleri düşünebilmemiz dileğiyle...

8 Nisan 2012 Pazar

Hayırsız Blogger

İçimdeki yazı işleri müdürü bir süreliğine kafa iznine çıkmıştı. Bu süre içinde vizeleri atlattım, bloga hiç uğramadım desem yeri var. Yeni kitaplar okudum. Her okuduğumuz kitap bizim için yenidir zaten. Bugün de "Kinyas ve Kayra" ya başladım. Gerçekten farklı bir kitap, onu tarif edecek en iyi kelime bu sanırım. Bitirince mutlaka yorumlayacağım.
Bu arada Adana'ya yaz geldi. Kısa kollu giymeye başladım. Çağla yedim ve eriği sabırsızlıkla beklemekteyim :)
Yeni arkadaşlıklar kurdum, biriyle yakın arkadaş olabilmek için onunla tek bir gece geçirmenin yeterli olabileceğini bir kez daha gördüm.
Hı bir de düğün için uzun uğraşlar sonucu elbisemi aldım.
Hayatımda başka önemli gelişme olduğunu düşünmüyorum.sık sık yazabilmek ümidiyle...