6 Mart 2012 Salı

Bir Otobüs An'ısı

Çok yorucu bir okul gününün ardından otobüsü kaçırmamanın sevincini yaşarken, bilmiyordum en yoğun otobüs olduğunu..
Fark etmem 3 durağımı aldı. Hastaneden binenler, bağırıp çağıranlar, şoföre kızanlar, hepsi; evet hepsi bir aradaydılar.
Derken bulunduğum yerde uyuklarken ilerleyip iki sevgilinin tepesine dikildim. Muhabbetlerine ortak oldum sessiz sedasız. Oğlan kızın telefon rehberindeki erkek isimlerini tek tek soruyordu "bu kim bu kim" diye. Kızın hayatında onun dışında başka erkeklerin de yaşadığını gerçeğini kabullenmemiş bir halde.
Yanımdaki kız telefonla konuşuyor. "-Bi çılgınlık yapalım mı? Sence? Tahmin et?" Karşı taraf tahmin edemiyor. "Baş harfi İstanbul desem, bir sabah gideriz, ertesi gün geliriz olmaz mı?" diyor. Ama olmuyor...
Lisedeyken kafamıza esip Mersin'e kaçmışlığımız çoktur arkadaşlarla, biz cesurduk ama İstanbul'a gitmek cesurluktan çok "çılgınlık" gerektiriyormuş anladığım kadarıyla.
Sonra sevgililer kalkıyor ve cam kenarına oturuyorum bi güzel. Yanıma geveze bir bayan oturuyor. Başında dikilen arkadaşıyla muhabbet ediyor. Liseli arkadaşlarıyla buluşma ayarlıyorlar. Daha fazlasını dinlemeye niyetim yok.
Liseden iki arkadaşıma eski günlerdeki gibi Mersin kaçamağı teklif ediyorum. Birinden cevap gelmiyor, diğeri olumsuz. O da istiyor aslında ama şartlar izin vermiyor. Artık hepimizin ayrı bir hayatı var, birbirine uymuyor.
Tam da eve yaklaşırken otobüs duruyor ve durduğu yerde trafik tıkanıyor. Herkes korna çalıyor, arka kapıdan yolcu indiriyor, bayağı bekliyor ama. Sonra arkamı dönüp bakıyorum n'oluyor acaba diye? Yaşlı bir teyze çaresizce "Engelli var engelli bekleyin az" diye korna çalan insanlara bağırıyor ama nafile.. Gözbebeklerimden iki küçük damlanın düştüğünü hissediyorum o an...

1 yorum: